Bugün 28 bin 351 kişinin testi pozitif çıktı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına ilişkin olarak "Bugün 28 bin 351 kişinin Kovid-19 testi pozitif çıktı" dedi.
Bakan Koca, Bakanlık Bilkent Yerleşkesi'ndeki Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı'nın ardından basın mensuplarına açıklamada bulundu, soruları yanıtladı.
Geçen yıl aralıktan itibaren dünyayı etkisi altına alan bir salgınla mücadele edildiğini belirten Koca, dünyanın ilk defa pandemiyle karşılaşmadığını ancak bunun öncekilerden bir farkı olduğunu söyledi.
Koca, grip ve veba gibi pandemilerin bilinen hastalıklar arasında yer aldığını, etkenlerinin de bilindiğini ifade ederek, "Kovid pandemisine yol açan virüs insanlığın ilk defa karşılaştığı bir virüs. Her gün yeni bir durumla karşılaşıyor ve yaptığı hastalık tablosunu süreci, sonuçlarını mücadele ederken öğreniyoruz. Tanıdıkça mücadele stratejimiz ve tedavi algoritmalarımız da değişebiliyor. Yeni test yöntemleri, yeni tedavi önerileri ortaya çıkabiliyor." diye konuştu.
Teşhis kriterlerinin, tedavi yöntemlerinin değiştiğini, olgunlaştığını dile getiren Koca, bunun sadece Türkiye için böyle olmadığını, dünyada da bu şekilde seyrettiğini söyledi. Bir ülkenin çok yarar gördüğünü ileri sürdüğü tedaviyi bir başka ülkenin etkisiz ilan edebildiğini belirten Koca, sözlerini şöyle sürdürdü: "Devlet başkanının överek kendisinin kullandığını söylediği bir ilacı uluslararası otoriteler etkisiz ilan edebiliyor. Bilinmezliklerin yanında firmaların, tanıtımların, piyasa dinamiklerinin de bu durumda rol aldığını görmezden gelemeyiz. Ülkeler sosyoekonomik düzeyleri, geçmiş tecrübeleri ve mevcut imkanları ölçüsünde virüsle mücadele ediyor. Bu yüzden tanı için uyguladıkları politikalar, bulaşmaya karşı aldıkları tedbirler, hastaların takibi, temaslı bulunması toplum içinde risk yönetimi gibi hususlarda farklı uygulamalara şahit oluyoruz. Birçok ülkenin aksine Türkiye sağlık sistemi pandemiyi sürpriz olarak karşılamadı. Daha önce uygulamaya koyduğumuz Pandemik İnfluenza Ulusal Hazırlık Planı çerçevesinde proaktif davranmaya gayret ettik."
"Yoğun bir mücadele dönemi"
Koca, Türkiye'de hastalık görülmesi üzerine yoğun bir mücadele dönemine girildiğine dikkati çekerek hastanelerde elektif vakaların ertelenmesi, pandemi hastanelerinin ilanı, acil durum hastaneleri yapıp devreye alınması, pozitif vakaların izolasyonu, temaslı takibi, karantina ve sınırlandırma önlemleri, yaşlı ve genç nüfusun sokağa çıkışının sınırlandırılması, seyahat yasakları ve kısıtlamaları, okulların ve üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi, halka açık mekanların ve etkinliklerin iptali başta olmak üzere hayatın hemen her yönüne yönelik çok çeşitli tedbirlerin hayata geçirildiğini aktardı.
"Kendi aşımızı üretmek için bilim adamlarımıza her türlü desteği sağladık"
Tüm hastaları ve şüpheli vakaları Halk Sağlığı Yönetim Sistemi ile merkezi olarak takip ve kontrol ettiklerini belirten Koca, Hayat Eve Sığar Mobil uygulamasının geliştirilerek riskli bölge ve riskli kişilerin takibini yapmaya başlanıldığını, bu veri tabanını, HES kodu uygulamasıyla kurumların entegrasyonuna açarak kendi tedbirlerini almalarını sağladıklarını söyledi.
Tanı kiti, koruyucu malzeme, ilaç ve solunum cihazı temini ve üretim kapasitesinin artırılması için bütün ülke kaynaklarının seferber edildiğini vurgulayan Koca, ihtiyaç duyulan ülkelere hibe yardımında bulunduklarını ve teknolojik ürün ihraç ettiklerini söyledi.
Bir yandan dünyadaki aşı çalışmalarını yakından takip ederken klinik çalışmalara da ev sahipliği yaptıklarını belirten Koca, şöyle konuştu: "Kendi aşımızı üretmek için bilim adamlarımıza her türlü desteği sağladık. Eksik görülen altyapıları hızla tamamladık. Tespit edilen vakaların temaslılarının da bulunarak izolasyona alınmasını sağlamak üzere yaygın bir temaslı taraması filyasyon ağı oluşturduk.
Sağlık personelimizin yanında öğretmenlerimiz, din görevlilerimiz ve diğer kamu görevlilerimizle ekiplerimizi güçlendirdik. Bu konuda valilerimizin ve belediyelerimizin desteğiyle oluşturulan motorize ekipler salgın kontrolünde önemli rol üstlendi. Aile hekimleri ve çağrı merkezlerimiz vasıtasıyla izolasyondaki kişilerin düzenli takibi yapıldı, yapılmaya devam ediyor."
Bakan Koca, Türkiye'nin yaygın filyasyon yapılması, vakaların hızlı tespiti, ülke genelinde standart tedavi protokollerinin uygulanması, erken tedaviye başlanması, evde izole edilen hastalara ilaç teslimi ve tüm bu hizmetlerin ücretsiz gerçekleştirilmesi yönünden dünyada fark yaratan bir ülke olduğunu dile getirdi.
"Anadolu'da hızlı bir artış yaşandı"
Tatil nedeniyle memlekete dönüşlerin olduğu, ulaşımın arttığı Kurban Bayramı sonrasında Anadolu'da hızlı bir artış yaşandığını anımsatan Koca, şöyle konuştu: "Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, Van, Diyarbakır başta olmak üzere birçok ilimizde hızlı artışlar gözledik. Konya, Kayseri, Gaziantep, Diyarbakır, Batman, Van, Muş, Hakkari ve Ankara'da yüzde 100'e varan artışlarımız oldu.
Bölgelere bizzat giderek yerel yöneticilerimizle illeri ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tuttuk. Eksiklerimizi, hatalarımızı, ihmal ettiklerimizi en detayına kadar tespit etmeye çalıştık. Bunları giderici tedbirler için hem merkezi yönetim hem de yerel idarecilerimiz üzerine düşeni yaptı. Yerinde yaptığımız değerlendirmelerle yaz döneminin bitmesine bağlı artan seyahatlerin getirdiği ve öngördüğümüz artışların, alınan tedbirler sayesinde kısa zamanda kontrol altına alındığını gördük.
Semptomlulardan hızla numune alınması, test sonuçlarının hızlandırılması, tedaviye erken başlama, filyasyon ekiplerinin artırılıp filyasyon süresinin kısaltılması, etkili temaslı takibi ve izolasyon gibi bilinen tedbirlerimizin yanında hastanelerimizde yoğun bakım kapasitelerini artırdık, ilave yataklar açtık. Çağrı sistemi kurarak haneleri arayıp sorguladık, mobil doktor ekipleriyle evlere giderek hasta takibi yaptık. Mahallinde yaptığımız müdahalelerle hasta sayılarında dramatik düşüler sağlandığını, hastanelerimizin yükünün hafiflediğini gördük. Mahalli sıkıntılara verilen ulusal desteklerle sorunların üstesinden birlikte geldik. Bu tedbirlerle hayatı kısıtlamadan, sokağa çıkma kısıtlılığı gibi yasaklayıcı önlemler almadan olumlu neticeler alabildik."
"HES kodu üzerinden pozitifleri ve temaslıları sorgulamak mümkün"
Bakan Koca, toplumda sıkça tartışılan bir konuya da değinmek istediğini ifade ederek, temmuzdan sonra test yapılan grubun özelliği nedeniyle sadece semptomlu hastaları bildirdikleri veri tablosunda, verilen sayının gerçek mahiyetinin anlaşılması adına hasta kavramını kullanmayı tercih ettiklerini söyledi. Bu konuda birçok eleştiri ve ithama maruz kaldıklarını dile getiren Koca, ileri sürülen iddiaların aksine verilerin doğru anlaşılmasını sağlamayı amaçladıklarının altını çizdi.
Dünyadaki hasta karşılaştırmalarında uyum sağlamak ve sistemi riske eden durumu yansıtmak amacıyla hayati risk taşıyan ağır vakaların sayısını da paylaşmayı tercih ettiklerini anlatan Koca, hastanelerde yük oluşturan, sağlık personelinin insanüstü gayretle çalışmasına yol açan, yer yer hastanelerdeki yoğunlukla zor duruma düşürenin hastaneye yatma durumunda kalan hastalar olduğuna dikkati çekti.
En kritik olanın ise ağır hastaların önemli bir kısmının takip edildiği yoğun bakım servisleri olduğunun altını çizen Koca, şöyle devam etti: "Bu yüzden hasta sayılarımızı ve ağır hasta sayılarımızı her gün eksiksiz kamuoyuyla paylaştık. Sağlık sistemimize esas yükü bunlar oluşturuyor, bütün ülkelerde sağlık sistemlerini tehdit eden bu tür vakalardır. Ancak görüyorum ki vatandaşımız pozitif çıkan, evinde takip edilen, izolasyonda tutulan vakaların hepsinden haberdar olmak istiyor. Bu vakalarla ilgili her türlü bilgi, sistemimizde kayıtlı. Sadece bunlar değil, filyasyon ekiplerimizin tespit ettiği temaslılar da bunların takibi de anlık olarak sistemimize işlenmektedir. HES kodu sorgulaması bu veri tabanından yapılarak riskli kişiler tespit edilebilmektedir. Güvenlik güçlerimiz, kamu kurumlarımız, okullarımız, belediyelerimiz dahil, toplu nüfusla muhatap olan bütün kurumlarımız bu siteme erişip sorgulama yapabilmektedir. Açık söylüyorum, hasta olsun olmasın, bütün testi pozitif olanlar ve bunların temaslılarını HES kodu üzerinden sorgulamak mümkündür."
"Test kapasitesini artırıyoruz"
Sağlık Bakanı Koca, test kapasitesini de çok hızlı artırdıklarını bu konuda Dünya Sağlık Örgütünün defalarca takdirlerini ilettiğini bildirerek şunları kaydetti:
"Halen kapasite artırmaya devam ediyoruz. Laboratuvar altyapısı yeterli olan bütün sağlık kuruluşlarımızı yetkilendirdik. Taramalar, toplu iş yerleri, belli etkinlikler ve yurt dışına çıkanlardan sonra artık kendi isteğiyle vatandaşlarımız test yaptırabilmektedir. Bunu test sayılarının artışından da fark ediyorsunuz.
Önümüzdeki günlerde kapasitemizi 200 binli rakamların üzerine çıkaracağız. Test kapasitemizin geldiği nokta ve test politikamızın revizyonu konusu Bilim Kurulunda gündem oldu. Artık açık test politikasına geçtiğimiz kabul edilebilir. Daha önce de söylemiştim. Bu politikanın tamamlayıcısı olarak, vatandaşlarımızın talepleri doğrultusunda semptom göstermeyen pozitif vakaları da günlük tabloda vermeyi planlıyoruz. Bu arada hastanelerimizi dolduran, sağlık personelimizin gece gündüz büyük çabalarla mücadele etmesine nede olan yatan hasta sayılarımızdır. Pandemi seyrini daha iyi anlayabilmek, sağlık sisteminin verdiği yanıtı daha iyi kavrayabilmek, rehavete düşmemek için dikkatinizi günlük hasta sayılarına ve ağır hastalarımıza odaklanmanızı tavsiye ederim. Alarm zilleri burada çalıyor."
"Risk gruplarını kademeli olarak aşılamayı planlıyoruz"
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Bu yıl henüz bitmeden aşıya kavuşmanın ümidi içindeyim. Bir engel çıkmazsa sağlık personelimizden başlayarak, Bilim Kurulumuzun belirleyeceği algoritma ile risk gruplarını kademeli olarak aşılamayı planlıyoruz." dedi.
Açıklamalarının devamında Bakan Koca, "Görünen o ki hayatımızı bir süre daha sıkı bir disiplin altına almak zorundayız." ifadesini kullandı.
Bakan Koca, aşı çalışmaları hakkında da bilgi verirken, Kovid-19'a ilişkin Türkiye'de 16 ayrı aşı çalışması yapıldığını hatırlattı.
Türkiye'nin dünyadaki tüm aşı platformlarında aşı adayları geliştirmeye çalışan ender ülkelerden biri olduğuna işaret eden Koca, aşı adaylarından birinin klinik öncesi dönemi başarı ile tamamladığını ve gönüllüler üzerinde uygulanmaya başlandığını aktardı.
Fahrettin Koca, şöyle devam etti: "Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) desteğiyle ile Erciyes Üniversitesinde geliştirilen aşının Faz-1 çalışmasında 44 gönüllüye uygulama yapıldı. Şu ana kadar ciddi bir yan etki görülmedi. İkinci doz aşılama 26 Kasım-14 Aralık tarihleri arasında yapılacak. Nisan ayında ilk aşımıza kavuşmayı ümit ediyorum. Bakanlığımıza başvurarak Aşı Değerlendirme Komisyonunda değerlendirilen 15 aşı da desteklenmeye devam edilmektedir.
Aşı konusunda çalışma yapan ve Aşı Değerlendirme Komisyonunun onayını alan bütün bilim adamlarımızı ayrım yapmaksızın destekliyoruz. Bu arada da Çin ve Almanya kaynaklı aşıların ülkemizde de faz çalışmaları yapıldığını, bununla ilgili gelişmeleri kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu yıl henüz bitmeden aşıya kavuşmanın ümidi içindeyim. Bir engel çıkmazsa sağlık personelimizden başlayarak, Bilim Kurulumuzun belirleyeceği algoritma ile risk gruplarını kademeli olarak aşılamayı planlıyoruz."
"İstanbul, İzmir, Bursa'da başlayan artış trendi bütün ülkeye yayılmış durumda"
Ekim ayının 2'nci haftasından itibaren salgın karşısında öncekilerden daha ciddi bir sınavla karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Koca, kış aylarının gelmesiyle insanların kapalı ortamlarda birlikte bulunmasının da getirdiği riskle tüm dünyada adeta patlama şeklinde hızlı bir artışın başladığını anlattı.
Bakan Koca, şunları söyledi: "Virüs bulaştırıcılığından hiçbir şey kaybetmeden adeta kitlesel bulaşma dönemine geçti. Bugün itibarıyla dünyada pozitif vaka sayısı 60 milyon oldu, ölüm sayısı ise 1 milyon 400 bini geçti. Bu hızlı artışla dünyada kovid ölümleri, bulaşıcı hastalıklara bağlı ölümlerin yüzde 12'sini buldu. Halihazırda 100 bini aşkın ağır vaka hastanelerde yaşam mücadelesi veriyor. Son birkaç haftada tehdidin boyutu hızla artmıştır. Dünyada ilk zirvenin yaşandığı nisan ayında günlük yeni vaka 80 bin civarında iken kasım ayında günlük vaka sayısı 8 kat artarak 660 bini aştı. Yine nisan ayında günde 8 bin 500 kişi bu hastalıktan hayatını kaybederken, içinde bulunduğumuz kasım ayında günlük ortalama vefat sayısı 12 bine ulaştı.
Bugün birçok ülke kapanma tedbirlerine ve hareket kısıtlamalarına yeniden başvurmak zorunda kaldı. Dünyadaki bu artışa paralel olarak ülkemizde önce İstanbul, İzmir, Bursa gibi batıdaki büyük illerimize başlayan artış trendi neredeyse bütün ülkeye yayılmış durumdadır. Her ne kadar güçlü altyapımız ve fedakar çalışan sağlık personelimiz sayesinde bu artışı göğüsleyebilmiş durumda isek de gidişatı durdurmak için radikal tedbirlere başvurmamız kaçınılmaz olmuştur. Nitekim geçen hafta toplu mekanların çalışma saatlerinin kısıtlanması, hafta içinde belli yaş gruplarının, hafta sonunda genel sokağa çıkma kısıtlamaları dahil bir dizi kısıtlayıcı kararlar uygulamaya kondu. Önümüzde milletçe teyakkuzda olmamız gereken günler var. İhmalkarlığa tahammül edebilme, rehavete kapılma lüksümüz yok."
"İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir 3'üncü zirveyi yaşadı"
Koca, önce Anadolu illerinde, ardından da ağırlıklı olarak ülkenin batı yakasında hızlı artışlar olduğunu hatırlatarak, İstanbul, Bursa, Kocaeli ve İzmir'in 3'üncü zirveyi yaşadığını bildirdi.
Bütün sağlık çalışanlarının seferberlik halinde olduğunu, artırılan filyasyon ekiplerinin ev ev dolaştığını, aile hekimlerinin kendi listelerindeki kişileri takip ettiğini, valiler, kaymakamlar ve belediyelerin bu mücadeleyi desteklemek için ellerinden geleni yaptığını anlatan Fahrettin Koca, şu değerlendirmelerde bulundu: "Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımızca açıklanan tedbirlerin etkisini yakından takip ediyoruz. İstanbul dahil bazı illerimizde artış hızlarında düşmeler görüldü ve kısmi bir plato çizmeye başladıysa da erken dönem sonuçları konusunda henüz kesin bir yargıya varmak zor. Eğer tedbirlere tavizsiz bir şekilde uyarsak, artışı durdurmamız mümkündür. Yeterince etkili olmazsa daha ağır kısıtlamaların yapılması kaçınılmaz olacaktır. Pozitif vakalarımız artıyor, ağır hastalarımız artıyor, vefat sayılarımız artıyor. Bunu sürekli tekrarlayarak dikkatinizi çekiyorum. Hasta sayıları, ölüm sayıları üzerinden tartışmalarla, toplumda güven sarsıcı polemiklerle harcayacak vaktimizin olmadığını düşünüyorum. Dönem, birbirimizle uğraşma değil birlikte mücadele etme dönemidir. Bu kadar ciddi bir durum varken mazeret üretmeksizin sorumluluğumuzu bilmek, tedbirleri almak, üzerimize düşen görevleri hakkıyla yapmak zamanıdır."
"Son hafta içinde yüzde 50'nin üzerinde vaka artış olan 15 ilimiz var"
Koca, tüm sağlık çalışanlarının gece gündüz demeden bütün güçleriyle uğraş verdiğini, test laboratuvarlarının tam kapasiteyle ara vermeksizin çalıştığını, vakaların temaslıları için seferber olunduğu bir dönemde olunduğunu dile getirdi.
"Salgınla mücadelede ulusal seferberliğin yanında il il dolaşarak yerel yöneticilerimizle yerinde değerlendirmeler yaparak, mahalli imkanları harekete geçirdiğimiz, yerel kaynaklarımızla çözüm çabaları güçlendirmeye çalıştığımız, elimizdeki her türlü aracı kullanmaya çalıştığımız günlerdeyiz." diyen Bakan Koca, şunları kaydetti: "Son hafta içinde yüzde 50'nin üzerinde vaka artışı olan 15 ilimiz var. Hatay, Adana, Osmaniye, Mersin, Artvin, Edirne, Samsun, Kırklareli, Tokat, Trabzon, Aydın, Muğla, Zonguldak, Ordu, Çanakkale'de yüzde 50 ile yüzde 100 arasında artışlar oldu. Antalya, Düzce, İzmir, Manisa ve Tekirdağ bu sınıra yaklaştı. İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir, Kocaeli, Gaziantep'te hasta yoğunluğu yönetebilmek için bütün sağlık kuruluşlarımız büyük çaba harcıyor. Altyapımızın gücü yanında her kapasitenin de bir sınırı vardır. Lütfen istirham ediyorum, hiç kimse kendini mücadele sorumluluğu taşımaktan uzak görmesin. Hiç kimse 'Hasta olursam sağlık çalışanlarımız tedavimi nasılsa yapar' kolaycılığına düşmesin. Bu bir hak ihlalidir. Tedavilerimizi yapan sağlık personelinin ailelerinin yanına döndüğünde yorgunluktan onlara ayıracak vakitlerinin kalmadığını unutmayalım."
Koca, sağlık çalışanlarının en büyük motivasyonunun hasta sayısının giderek azaldığını görmek olduğunu dile getirerek, "Kimse hastalanmasın, hastalar iyileşsin diye canla başla mücadele eden sağlık ordumuz yıllık izinlerini bile kullanamamaktadır. Onların gücünün de bir sınırı olduğunu unutmayalım, onlara destek verelim. Kalabalıklardan uzaklaşalım, zorda kalmadıkça evde kalalım. Eş, dost, akraba ziyaretlerini artık erteleyelim. Yasaklamaları beklemeden hayatımızı tanzim edelim. Her bir vatandaşımızın var gücüyle mücadelemize destek vereceğine olan inancım tamdır." değerlendirmesinde bulundu.
"Tedaviyle zatürre oranının her geçen gün düştüğünü görüyoruz"
Bütün illerdeki koronavirüsle ilgili son durumu tablo üzerinden anlatan Koca, "Mersin, Edirne, Kocaeli, Bursa, Kırşehir, Hatay, Osmaniye, Adana'nın yüksekliğini, tedaviyle zatürre oranının her geçen gün düştüğünü görüyoruz." dedi.
Tabloya göre, vaka sayısının neredeyse bütün illerde bir artış içinde olduğunun altını çizen Koca, bu dönemde vatandaşların ilaçları kullanma noktasında çok hassasiyet göstermeleri gerektiğini vurguladı. Koca, "Bu ilaçların kullanımıyla birlikte zatürre oranlarımızın ne kadar düştüğünü de özellikle görmüş oluyoruz. Bu bizim için son derece önemli." diye konuştu.
Yoğun bakım doluluk oranları
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Gaziantep ve Kocaeli'deki yoğun bakım doluluk oranlarına ilişkin bilgi veren Koca, şöyle devam etti: "İstanbul'da yoğun bakım doluluk oranı yüzde 70'lere dayanmış durumda, yüzde 69,5. Solunum cihazı doluluk oranı yüzde 41,8. Servis doluluk oranı yüzde 61,7. İstanbul'da yoğun bakım doluluk oranının oldukça yükseldiğini, yer yer bazı hastanelerimizde yoğun bakım sorunu yaşandığını biliyoruz.
Ankara'da ise servis doluluk oranı yüzde 62,3, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 75,4, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 28,9. Burada yüzde 25 yatağın boş olduğu anlamına geliyor ama bu yüzde 25 yatağın sadece Kovid-19 hastaları için kullanılmayacağını bilelim. Çünkü biz halen elektif vakaları, acil vakalar dışındaki vakaları da bu dönemde tedavi etmeye devam ediyoruz, müdahalelerini yapıyoruz, ertelemedik. Nisanda aldığımız karar gibi bir karar alınmadı. Bu yüzde 25 gibi görülen boşluğun sadece Kovid-19 değil, diğer hastalar için de kullanılıyor olacağını bilelim. O nedenle bu oranının önemli bir oran olduğunu da ifade etmek istiyorum.
İzmir yoğun bakım yüzde 76,6'ya kadar çıktı. Servis doluluk oranı yüzde 58,3, solunum cihazı yüzde 58,3. Şu an İzmir'de ciddi anlamda vaka arttı. Yer yer bazı hastanelerde sorun yaşıyoruz. İzmir'de özellikle tedbirler noktasında hassasiyetle üzerinde durulması gerektiğinin altını çizmek istiyorum."
Bursa'da da vaka sayısının fazlalığına işaret eden Koca, "Doluluk oranı yüzde 75,8, servis doluluk oranı yüzde 64,2, solunum cihazı yüzde 36,6." dedi.
Bursa'da şehir hastanesinin varlığının tedavide büyük kolaylık sağladığını ifade eden Koca, "Bursa'da özellikle son 3 günden bu yana vaka sayısının bir azalış dönemine girdiğini söyleyebilirim. Ama vatandaşlarımızın tedbirlere uymalarını, kalabalık ortamlardan kaçınmalarını, zorunlu olmadıkça evden çıkmamalarını özellikle ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
Gaziantep'in ise şu anda üçüncü pikini yaşadığını belirten Koca, "5, 6 hafta önce bir pik yaşamıştı. Gaziantep'te vatandaşlarımızın da katılımıyla o dönemi başarıyla sonuçlandırmıştık ama son 2 haftadan bu yana özellikle Gaziantep'te bir artış olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki bir hafta, 10 gün son derece önemli." dedi.
Koca, Gaziantep'teki yoğun bakım doluluk oranının yüzde 73,1'e kadar çıktığını, servis doluluk oranının yüzde 60, solunum cihazı doluluk oranının ise yüzde 35 olduğunu söyledi.
Kocaeli'nin vaka ve hasta sayısında önemli oranda artış yaşayan illerden olduğunu dile getiren Koca, burada yoğun bakım doluluk oranının yüzde 76,9, servis doluluk oranının yüzde 69,5, solunum cihazı doluluk oranının da yüzde 40,6 olduğunu kaydetti. Son 5 gündür Kocaeli'de de artış hızının düştüğüne dikkati çeken Koca, "Eğer böyle devam ederse önümüzdeki bir hafta 10 gün içinde bunun daha belirginleşeceğini söyleyebiliriz. Vatandaşlarımız tedbirlere daha yoğun bir şekilde hassasiyetle uymalı." şeklinde konuştu.
"Bugün en yüksek vefat sayımız"
Koca, bugünkü Kovid-19 tablosunu açıklayarak, ağır hasta sayısının 4 bin 641'e kadar çıktığını ifade etti. Koca, "29 Temmuz'dan bu yana neredeyse her gün ağır hasta sayısının arttığını biliyoruz. Son 3,5 aydan bu yana ağır hasta sayımızda artış 9 kat gibi oldu. Vefat sayımız 168. Bugün en yüksek vefat sayımız." dedi.
Bugünkü test sayısının 164 bin 547 olduğunu belirten Koca, test sayısını bir hafta, 10 gün gibi bir süre içinde 200 bine çıkarmayı hedeflediklerini, bu konudaki hazırlıkların yapıldığını bildirdi.
İyileşen hasta sayının 3 bin 911 olduğunu belirten Koca, diğer rakamlara ilişkin şunları söyledi: "Gelecek dönemde gerektiğinde, 'Taşıyıcı olan, asemptomatik dediğimiz, semptomu olmayan veya hafif geçiren kişileri de bildirmiş olacağız' diye konuşmuştuk. Bundan sonraki süreçte vaka sayısını da vermeyi planladık. Bugünkü vaka sayısı 6 bin 814. Sadece hastaneye yatan hastalar değil, hastaneye yatan, zatürre ve benzeri semptomlarıyla takip ettiğimiz hasta 6 bin 814. Daha önce belirtmiştim yüzde 80'e yakını asemptomatik, hafif geçiren hastalarımız olmakta. Sağlık kuruluşlarında daha çok yüzde 20'ye yakın kısmı takip edilen hasta grubuna giriyor. Bugünün vakası 28 bin 351. Toplam vakamız bugün itibarıyla 28 bin 351."
Kovid-19 hasta sayısının yanı sıra vaka sayısının da sistemlerinde kayıtlı olduğunun altını çizen Koca, "Bu kayıtlı olan kişilerin hepsi izole ediliyor, filyasyon yapılarak temaslıları tespit ediliyor. Temaslıları dahil olmak üzere hepsi izole edilmiş oluyor. Her gün çağrı sistemiyle aranarak, aile hekimliği üzerinden de ayrıca aranarak semptomu olduğunda, semptomlu hasta sayısına ilave edilerek tedavisi yapılıyor. HES sistemine de bu kişilerin hepsi bugüne kadar kayıtlıydı. Dolayısıyla bu anlamda takipte herhangi bir sorun, salgının seyrinde herhangi eksiklik asla olmadı." diye konuştu.
Koca, gelecek günlerde, Türkiye'nin Kovid-19 verilerine ilişkin tabloda hasta sayısının yanında geçmişe dönük vaka sayısını da göstereceklerini belirterek, "Bugüne kadar bu şekilde verilmiş olması bizim aleyhimize olan bir durumdu. Başarıda en büyük parametrelerden birisi olan ölüm oranımız, payda küçüldüğü için yükseliyordu. Ağır hasta sayımız da oran olarak yükseliyordu. Dolayısıyla bu anlamda başarıyı da gölgeleyen bir durumdu. Bundan böyle vaka sayısını da vererek bunu netleştirmiş olacağız." ifadelerini kullandı.
Aşı çalışmaları
"Firmaların, aşı çalışmalarının etkinliğine dair açıklamaları ne kadar doğru? Türkiye hangi aşıları kullanacak, ne kadarlık bir sipariş verildi? Gönüllüler üzerindeki denemelerin sonuçları nasıl takip ediliyor?" sorularını cevaplayan Koca, dünya genelinde faz-3 çalışmaları yürütülen önemli sayıda aşı bulunduğuna dikkati çekti.
Koca, bu aşılardan ikisinin faz-3 çalışmalarının Türkiye'de de devam ettiğini, bunlardan birinin Almanya diğerinin de Çin menşeli olduğunu belirtti.
Bu aşılarla ilgili bugüne kadar ciddi yan etkiler yaşanmadığını vurgulayan Koca, "Erken dönemde uygulamaya, kullanıma geçecek olan aşılarla ilgili yakın takipteyiz. Bir diğer aşı da Rusya'da geliştirilen aşı. O aşıyla ilgili de toksikoloji boyutuyla tamamlanması gereken bir durum söz konusuydu. O aşının da toksikoloji ile ilgili bakanlığımız laboratuvarında yakın zamanda çalışmaya başlanmış olacak. Dolayısıyla o durumda faz-3 çalışmasını devam ettirmek mümkün olacak." bilgisini paylaştı.
"Aşıları erken dönemde tedarik ederek vatandaşımızla buluşturmak istiyoruz"
Koca, aşı üreten bütün firmalarla yakın diyalog içinde olduklarını vurgulayarak, "Erken dönemde vatandaşımızı aşıya eriştirmek noktasında bir çaba içindeyiz. Burada özellikle dikkat ettiğimiz husus, bu aşıların yani vatandaşımıza uygun bulduğumuz veya uygun olabilir diye düşündüğümüz aşının etkinlik ve güvenilirliğini önemsiyoruz. Dolayısıyla bu anlamda etkin ve güvenilir olduğunu bildiğimiz aşıları erken dönemde tedarik ederek vatandaşımızla buluşturmak istiyoruz." dedi.
"Toplam 50 milyon doz aşı için imza atıldı"
Aşıların farklı yöntemlerle geliştirildiğine dikkati çeken Koca, şöyle konuştu: "İnaktif aşılar, mRNA aşısı, protein ve vektör aşıları şeklinde aşılar var. Bu dönemde Sinovac dediğimiz inaktif aşıyla ilgili diyaloglarımız devam ediyor. Bununla ilgili bir sözleşme yapıldı. Yapılan sözleşmeyle aralık, ocak ve şubat ayında bir sorun olmazsa toplam 50 milyon doz aşı için imza atıldı. Yani sözleşme imzalandı. Aralık ayında asgari 10 milyon olmak üzere ama 20 milyonu hedefliyoruz. Ocak ayında 20 milyonda sorun yok. Şubat ayında da asgari 10 milyon olmak üzere toplam 50 milyon doz için sözleşme imzalandı.
Diğer mRNA aşısı için de aralık ayında bir milyon, devamında da yine benzer şekilde, takvimi daha netleşmedi, 25 milyona kadar aşının verilebileceği şeklinde görüşmelerimiz devam ediyor. Rusya ve diğer aşılarla da irtibat halindeyiz. Çok erken dönemde güvenilirliğini ve etkinliğini bildiğimiz aşılarla hızla başlayalım istiyoruz. O nedenle şu an için sözleşmeye bağlanan 50 milyon aşı için muhtemelen 11 Aralık gibi bu aşı takvimine başlanabilir bir aksilik olmazsa."
Yerli aşı nisan ayında
Bakan Koca, Kovid-19'a yönelik yerli aşı çalışmalarının sürdüğünü belirterek, "Biliyorsunuz 16 aşımız var. Yerli aşılarla ilgili inaktif olan 4 aşımız var. Bir tanesi faz çalışmasına geçti, 44 gönüllü vatandaşımıza da yapıldı. Herhangi bir sorun görülmedi. En geç nisan ayında faz-3 çalışması ve yaygın kullanımına geçebileceğimizi ümit ediyorum. Diğer aşıları da yakından takip ediyoruz. Yani yerli aşılarımız sadece bir değil, birden fazla aşı olacak. Muhtemelen nisan ayında kullanıma geçmiş olacağız." bilgisini verdi.
Kovid-19'a yönelik son açıklanan tedbirlerle hafta sonları belirli saatlerde uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Koca, "Kısıtlamalar sonrası en erken 1 hafta,10 gün içinde ortalama 2 hafta içinde sonucu görmek ve değerlendirmek mümkün olur." cevabını verdi.
Koca, bu kapsamda şu an değerlendirme yapmak için erken olduğunu belirterek, "Önümüzdeki hafta bu anlamda bu kısıtlamaların pandeminin seyrini nasıl değiştirdiğini, nasıl etkilediğini daha net görmüş olacağız. Ona göre ilave bir tedbir alınıp alınmaması gerektiği de öneri olarak sunulacak." değerlendirmesinde bulundu.
Hafta sonları belirli saatlerde uygulanan sokağa çıkma kısıtlamalarına ilişkin Koca, "Bilim Kurulumuzun aslında hafta sonu uygulamasıyla ilgili bir önerisi genel olarak, kanaat olarak olmamıştı. Kabine'de değerlendirildi." dedi.
Kısıtlamanın gerektiğinde daha da genişletilebileceğini belirten Koca, "Ama genişletilmesi, daraltılması veya farklı bir öneriyi sunabilmemiz, 1 hafta, 10 günlük zaman dilimi sonrası bu kısıtlamalarla elde edilen sonuçla doğru orantılı olur. Onu da gelecek hafta Bilim Kurulu'nda zaten değerlendirmiş olacağız." diye konuştu.
Koca, vatandaşların bireysel olarak tedbirlere hassasiyetle uymasının önemini vurgulayarak, "Herkes, kısıtlamalar dışında gönüllü kısıtlamalara kişisel olarak geçmeli. Evden, zorunlu olmadıkça, mümkün mertebe çıkmamalıyız. Çünkü bu virüsün insandan insana geçtiğini biliyoruz. Dolayısıyla ev ortamında bulaşmaların da çok yoğun olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı.
Bakan Koca, misafirliklere gidilmemesi, kalabalık ortamlara girilmemesi ve maskenin mutlaka takılması gerektiğinin altını çizdi.
Bugüne kadar kaç grip aşısının yapıldığına ve Türk Eczacıları Birliğinin (TEB) çalışmaya katkı verebileceği açıklamasına ilişkin soru üzerine Koca, bu konuyu önceden detaylı bir şekilde açıkladığını hatırlattı. Koca, bu yıla kadar her ülkenin 1 yıl önceden grip aşısı siparişini verdiğini belirterek, 2020'de dünyada grip aşısı arzının yüzde 20'yi geçmediğini ve üretim kapasitesinin bu orandan fazla olmadığını anlattı.
Türkiye'nin ise geçen yıl 1 milyon 300 bin grip aşısı tedarik ettiğini ve eczanelerden satışına izin verildiği halde 1 milyon 100 bin grip aşısı dozunun tüketildiğini bildiren Koca, geçen yıl 200 bin grip aşısının eczanelerden satılmasına rağmen kullanılamadığını ifade etti.
Koca, birçok ülkenin Türkiye'den farklı olarak grip aşısını daha yoğun kullandığına dikkati çekerek şunları söyledi: "Bu yıl 2,3 milyon grip aşısı kullanıma hazır halde, sağlık çalışanlarımıza da başlamış olduk. Şu ana kadar da bu grip aşılarıyla ilgili kimlere yapılması gerektiğini de Bilim Kurulu, Aşı Kurulu en riskli grupları tespit ederek bu uygulamayı başlatmış olduk. Bu yıl farklı olarak eczanelerden satışına da izin vermedik. Yani parası olanın gidip grip aşısını alma durumuna izin vermedik. Kime yapılması gerekiyorsa o kişileri en riskli gruptan başlayarak sınıfladık. Her geçen gün de bu tüketim ile doğru orantılı olarak kapasiteyi yani kimlere uygulayabileceğimizi de genişletmeye çalışıyoruz.
Şu ana kadar kullanılan grip aşısı miktarı 722 bin oldu ama 6 milyonu açık şu an. Zannediyorum birkaç gün içerisinde bunu daha da genişletmiş olacağız. Biz muhtemelen 75 yaş ve üzerine uygulanmasını ilave ettik. Muhtemelen 70-65 ve bir hafta-10 gün içerisinde 60 yaşa kadar indirmiş olacağız. Yani elimizdeki aşının durumuna ve tüketimine göre, bunu anlık zaten gözlüyor ve dijital ortamda ciddi olarak bunu çok rahat takip edebiliyoruz. Ona göre de genişletmiş oluyoruz."
"Grip aşısı konusunun çok fazla uzatılmasını istemiyorum"
TEB'in grip aşısıyla ilgili açıklamasına değinen Koca, bu konuya ilişkin daha önceden çok soru yöneltildiğini ifade etti. Koca, bu konunun çok fazla uzatılmasını istemediğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: "TEB'in bahsettiği aşıyı tedarik edeceğini söyleyen firma daha önce bizimle irtibata geçen, bizim irtibat içinde olduğumuz ve bize hatta 11 dolar olarak teklif verdi. TEB için de aynı dönemde 12 dolar teklif verip TEB'in de bize 12 dolar olarak 29 Eylül itibarıyla teklif ettiği bir aşıdan bahsediyoruz. Ama devamında firmadan belgeleri istediğimizde, böyle bir aşının olmadığını bize yazılı olarak beyan etti. O aşı daha önceden irtibatlı olduğumuz firmadan 11 dolara bize teklif edildi. Dolayısıyla bu anlamda ortada bir aşı da yoktu. 'Aşı var.' diyerek bu anlamda siyasetin de malzemesi yapıldı."
"Zatürre oranı önceden ve erken dönem kullanılan ilaçlarla düştü"
Kovid-19 tedavisindeki ilaçların kullanılmasının gerekli olup olmadığına yönelik soru üzerine Koca, koronavirüs verilerine ilişkin tabloya dikkati çekti. Koca, şu değerlendirmede bulundu:
"Nisan ayında zatürre oranı yüzde 30'lara yakındı, şu an yüzde 3,4. Yani 10 kat azaldı. Bu zatürre oranının azalmış olmasının en büyük sebebi, tek sebebi demiyorum, önceden ve erken dönemde kullanılan ilaçlar. Bu ilaçları vatandaşımızın hassasiyetle uygulamasını özellikle söylemek istiyorum. Zatürre oranı eğer aynı oranda devam etmiş olsaydı, şu an hastanelerimiz bu yükü kaldıramazdı.
Vatandaşımızın yüzde 80'e yakınının hafif geçirdiğini biliyoruz. Hafif geçirenler, ben ilaç almadan da bunu hafif atlattım diye düşünüyor olabilir ama bize özellikle müracaat eden, ağır gelen hastaların ilaç kullanmayan hastalar olduğunun altını çizmek istiyorum. Yani hastaneye yatan, yoğun bakıma geçişi olan, cihaza bağlanan ve erken dönemde kaybetmek durumunda kaldığımız hastaların önemli kısmı erken dönemde tedavisi başlanmayan ve erken dönemde ilacını almayan kişiler olduğunu bilelim."
Bu hastalıkta ilk 6 günün hafif seyrettiğini, 7 ve 8'inci günde daha çok akciğer tutulumu ile kendisini gösterdiğine işaret eden Koca, şunları kaydetti: "Eğer kötüleşirsen bu ilacı al diye bir yaklaşımın doğru olmadığını belirtelim. Çünkü zaten 7'nci, 8'inci gününde aldığınızda artık etkisi olmaktan çıkmış oluyor. O nedenle erken dönemde ilaçlarımızı mutlak alalım ve bu dönemde en ufak bir grip, nezle benzeri bir belirtinin de Kovid-19 olabileceğini mutlak düşünelim. Geçer diye düşünmeden erken dönemde ilaca erişimi sağlamış olalım. İlaca erişmeye gayret edelim, erken dönemde verilen ilaçları da kullanmış olalım. Bu konuda yanlış yapılan bir enformasyon var. O noktada özellikle vatandaşlarımız asla önemsemesinler, ilaçlarını kullanmaktan vazgeçmesinler. Değilse kaybettiğimiz hastamızın daha fazla olacağını, yoğun bakıma geçen hastamızın daha çok olacağını bilelim. Zatürre oranı tek başına bunu göstermek için önemli bir gösterge."
"Özel sektör ve vatandaşımız lisansın, ruhsatın iptal edilebileceğini bilsin"
Koca, Kovid-19 aşısına yönelik tavan fiyat uygulamasına dikkat edilmemesi durumunda yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına yönelik soru üzerine, bununla ilgili genelgenin geçen hafta yayımlandığını anımsattı.
Özellikle test politikasında PCR testini çalışabilir herkese açmak istediklerini, bununla ilgili vakıf üniversiteleri ve özel sektör dahil olmak üzere PCR testinin yapılabilirliğinin önünü açtıklarını söyledi. Koca, şöyle devam etti: "Geçen hafta özellikle yer yer 250 liradan fazla ücret alan sağlık kuruluşlarının olduğu bilgisi bize de geliyor. O nedenle biz yeni bir genelge yayınladık. Bu genelgede de çok net tanımladık. 250 liranın üzerinde bir alım söz konusu ise bunun iadesinin yapılması gerekiyor. Tabii vatandaşımız, hepsi iadesi için müracaat edebilir durumda olmaz. Bunun yeterli olmadığını, eğer tekrarı halinde gerektiğinde lisans iptali dahil olmak üzere yapılacağını net bir şekilde yazdık. 250 liradan fazla bir ücret istenme durumu söz konusu olursa, bize müracaat etsin, gereğini yapacağımızdan emin olun. Sadece ücret iadesi değil lisansın, ruhsatın iptal edilebileceğini özel sektör de vatandaşımız da bilsin."
Bakan Koca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun vefat sayılarına yönelik açıklamaları ile vaka ve hasta sayılarına ilişkin tartışmalara yönelik soru üzerine, "Bugün söylediğim 28 bin 351, toplam vaka sayısı. Vaka, PCR testi pozitif olan herkes. Semptomu, belirtisi olsun, olmasın herkes anlamına gelir. Hastaneye yatan, bizim hasta, ağır hasta diye tanımladığımız bütün hastalar dahil olmak üzere testi pozitif olan herkes. Taşıyıcı olan dahil olmak üzere." ifadesini kullandı.
İBB'nin açıkladığı defin rakamlarıyla ilgili tartışmalara ilişkin de Koca, "Gerçekten çok üzülüyorum. Bu dönemde benim vatandaşıma verdiğim bütün rakamların tamamının doğru olduğunun altını çizmek istiyorum. Biz 'vaka sayısı' adı altında vakaları vermedik, 'hasta sayısı' adı altında verdik. Dolayısıyla hastayı vermiş olduk. Bugün için toplam vakayı vermiş olduk." diye konuştu.
Mart ayında salgın başladığında Kovid-19 kaynaklı definlerle ilgili özel defnedilmesi gerektiği, hatta ayrılmış mezarlık olması gerektiği gibi kafa karışıklıklarının oluştuğunu ve bunun üzerine bir genelge yayımladıklarını anımsatan Fahrettin Koca, genelgede Bilim Kurulunun önerisiyle menenjit, HIV ve benzeri diğer bulaşıcı hastalıklarda nasıl defin yapılıyorsa, benzer şekilde bu defnin yapılması gerektiğinin aktarıldığına dikkati çekti.
"Enfeksiyon bulgusu olan vefat eden her hasta 'bulaşıcı hastalıklar' kısmına işlendi"
Koca, vefat sebebiyle düzenlenen ölüm belgesini göstererek, bu belgede "ölüm şekli" ve "ölüm nedeni" bölümlerinin yer aldığını anlattı.
Ölüm şekli ile ilgili bölümün vefatın doğal mı yoksa adli bir ölüm olup olmadığını belirlemek amacıyla konulduğunu, bu bölümü ilk hekimin işaretlediğini dile getiren Bakan Koca, "ölüm nedeni" bölümünün ise esas ölüm sebebinin ne olduğunu belirtmek üzere ikinci bir hekimle doldurulduğunu söyledi.
Belgede ölüm şeklinde ayrıca "bulaşıcı hastalıklar" kısmının bulunduğunu, bunun mart ayından önce çok da doldurulan bir bölüm olmadığını, çünkü esas olarak ölüm nedeninin önemli olan kısım olduğunu belirten Koca, sözlerini şöyle sürdürdü: "Fakat bizim genelgemiz sonrası özellikle bulaşıcı hastalıklar gibi defnedilmesini belirttiğimiz için her geçen gün bulaşıcı hastalıklar hanesi doldurulmaya başlandı. Bu bulaşıcı hastalıklar doldurulurken, bildiğimiz 192 bulaşıcı hastalıklar sadece buraya düşünülerek işlenmedi. Yani sadece HIV, menenjit ve benzeri bulaşıcı hastalıklar düşünülerek değil, enfeksiyon bulgusu olan her hasta buraya işlendi. Bu çok önemli. Enfeksiyon bulgusu olan vefat eden her hasta 'bulaşıcı hastalıklar' kısmına işlendi.
Yani akciğer, prostat, meme kanseri veya lenfoma, lösemi gibi bir hastalığı olup enfeksiyonla kaybedilmeyen hasta mı var? Kaybedildiğinde enfeksiyon bulgusu olmayan menenjit, akciğer kanseri hastası mı var? Zatürre kendi başına bulaşıcı hastalık değil ama zatürre bir enfeksiyon bulgusuyla karşımıza çıkıyor, onun da işlendiği yer yine bu kısım olmuş oluyor. Dolayısıyla enfeksiyon bulgusu olan her hastanın işlendiği yer bulaşıcı hastalıklar."
"Ölüm sebebi Kovid ise 'Kovid', menenjit ise 'menenjit' yazılıyor"
Fahrettin Koca, ölüm belgesinde esas olanın "ölüm nedeni" kısmı olduğuna vurgu yaparak, "Esas ikinci hekimin kontrolüyle, ölüm nedenini belirttiğimiz ikinci bölüm var. Buraya ölüm sebebi Kovid ise 'Kovid', menenjit ise 'menenjit' yazılıyor. Orada tanı çok net konmuş oluyor. Bu da ikinci bir hekimin denetimiyle yapılıyor, Bakanlık olarak biz yapmıyoruz. Hekimlerin doldurduğu kısım bu. Dolayısıyla enfeksiyon bulgusu olan her hasta Kovid hastası mıdır?" açıklamasında bulundu.
Koca, "Herkes bu noktada, özellikle pandemi döneminde birlikte, 83 milyon kişi ve yöneticileri olarak üzerine düşeni yapma noktasında gayret içinde olmalı. Bu pandemide özellikle yöneticilerimizin yapacağı çok şey var. Bu anlamda üzerine düşeni herkes yapıyor olmalı, icraata odaklanmalı." değerlendirmesinde bulundu.
"Aşıyı yaparken vatandaşımızdan herhangi bir ücret almayacağız"
Sağlık Bakanı Koca, aşıların ücretleriyle ilgili soruya karşılık, "Aşıyla ilgili genel yaklaşımımız şu; Aşı Bilim Kurulumuz kimlere öncelikli yapılması gerektiği üzerinde çalışıyor. Dolayısıyla biz bu konudaki stratejimizi zaten netleştirmiş olacağız. Özellikle sağlık çalışanlarımızdan başlamak üzere riskli gruplar ve enfeksiyonu yayma potansiyeli yüksek olan kesimler, şoförler, berberler, kuaförler gibi hizmet sektörü de yer yer devrede olacak. Dolayısıyla bunun bir sınıflandırması yapılacak. Bu aşıyı yaparken biz vatandaşımızdan herhangi bir ücret asla almayacağız." yanıtını verdi.
Şu anda aşının dünyada aşağı yukarı fiyatının 5 ve 5,5, 10, 12 dolar civarında olduğunu aktaran Koca, şunları kaydetti: "Bu dönemde bizim sipariş ettiğimiz aşı, dünyanın ortalamasının altında olmayan, hatta üstünde bir rakamla olduğunu ifade etmek istiyorum. Biz aşının etkinlik ve vatandaşımız için güvenilirliğini önemsiyoruz, fiyatını değil. Bu aşıyı da vatandaşımıza ücretsiz ulaştırmayı sağlayacağız.
Ayrıca diğer aşılarla ilgili ruhsat almış aşılar olduğunda yine TİTCK tarafından erken dönemde ruhsatını hızlandırmayı, fiyat noktasında üst bir limit koymayı, eczanelerden de o aşıların satışını kolaylaştırmış olacağız. Yani vatandaşımıza, özellikle riskli gördüğümüz, yapılmasını istediğimiz kesimlere ücretsiz biz yapacağız. Ama bunun dışında vatandaşımız farklı bir aşıyı almak isterse, onun önünü de üst limit koyarak eczanelerde satışına izin vererek açmış olacağız."
Yurt dışından ülkeye girişler
Fahrettin Koca, yurt dışından ülkeye girişlerde karantina uygulamasının tekrar düşünülüp düşünülmediğine ilişkin soruya, "Bazı ülkelere yasaklarımız devam ediyor. Önümüzdeki haftalar veya günler özellikle bizim bazı ülkelerden gelişte yaptığımız taramalar var. Bu taramalarda öngördüğümüzden daha farklı bir oran çıkarsa, bununla ilgili, ülkelerle ilgili kısıtlamalar getirilebilir ama bunu somut görmemiz gerekiyor. O durumda belki geldiği ülkeden testini veya burada belli kriterler koyma durumu söz konusu olabilir." diye yanıtını verdi.
Koca, şu aşamada söz konusu testlerin sonuçlarıyla yol almanın daha doğru olacağını, önümüzdeki günlerde konunun bu sonuçlarla değerlendirileceğini vurguladı.
Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması
Bakan Koca, "Hafta sonu kısıtlama kararı, şu anki şekliyle Bilim Kurulunun tavsiye kararı mıydı? Yoksa Bilim Kurulu daha sıkı tedbirler mi önerdi?" sorusu üzerine şöyle konuştu: "Bilim Kurulu aslında hafta sonu kısıtlamasını önermemişti. Öneren birkaç arkadaşımız oldu ama genel olarak öncelikle diğer tedbirleri alıp, devamında hafta sonunu gündemimize alabiliriz şeklinde konuşmuştuk. Hafta sonu saat uygulaması ve hafta sonu uygulaması kabinede görüşülerek, tartışılarak alınmış bir karardır. Bunun sonuçlarını da önümüzdeki 1 hafta, 10 gün içerisinde görerek genişletme veya daraltma önerimizi de yapmış olacağız."